İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencileri bayana karşı artan şiddet olaylarına yönelik okul önünde hareket yaptı. “Koruma, aklama katilleri yargıla”, “Kadınları değil katilleri engelle”, “Adalet sussa biz susmayacağız”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganlarının atıldığı protestoya onlarca öğrenci katıldı.
‘BU GERÇEĞİN ÜSTÜ KAPATILMAK İSTENİYOR’
Protestoda yürüyüşün akabinde yapılan basın açıklaması şöyle:
“Bugün Ayşenur Halil’in, İkbal Uzuner’in öfkesiyle buradayız. Bugün bu erkek hükümran sistem içerisinde katledilen her bir bayanın öfkesiyle buradayız. Artık yeter! Zira bu yaşanan düpedüz bayan katliamıdır. Bu biz bayanların ne alın yazısı ne mukadderatı ne kara talihidir. Ne de bu katliam imajları münferittir. Her bayan cinayetinden sonra bize söylendiğinin bilakis bu katiller ne sapık ne hasta ne cani. Karşımızda örgütlü bir erkek hükümran sistem var. Karakola gidip muhafaza talep ettikten birkaç saat sonra öldürülen Emine Bulut’un “ölmek istemiyorum” sözleri kulaklarımızda. “Bir bayanı öldürmek daha kolay” dememiş miydi Başak Cengiz’i samuray kılıcıyla öldüren katil? Marketten öylece alınan bir bıçak değil miydi Ceren Özdemir’i ortamızdan alan? Soruyoruz sizce kaç bayan duymuştur “bana aslında bir şey olmaz” diyerek başlayan
ölüm ve tecavüz tehditlerini?
Kısacası, bayanları öldürmenin cezasız kalacağını bilenler, bayanları öldürmenin daha kolay olacağını düşünenler, boşandığı bayanı öldürünce güzel hal indirimi alacağından kuşkusu olmayanlar, karakolların bayanları korumak için olmadığını bilenler, cezasızlık konforunda sokaklarda dolaşıyor. İşte gerçek bu. Bu gerçeğin üstü kapatılmak isteniyor. Bir yanda katil Semih Çelik esasen satanist olduğu için hasta ve psikopat olduğu için cinayet işledi diye konuşanlar öbür yanda bayanların inançta olmak için nelere dikkat etmesi gerektiğine dair ahkam kesenler. Halbuki gerçek şu: bu ülkede bir
katil yarım saat ortayla İstanbul’un göbeğinde cinayet işleye işleye elini kolunu sallayarak gezebiliyor. Ve bayanlar için her adalet istediğimizde önümüze çıkan barikatlar, kelamda güvenlik tedbirleri bu katillere karşı alınmıyor.
‘KATİLLER APAÇIK KORUNUYOR’
Gerçek Ayşenur ve İkbal yıllardır tek başına sokağa çıkamazken hiçbir tedbirin alınmaması. Bu ülkenin gerçeğinde her gün en az 4 bayanın mevt haberini alıyoruz; katiller apaçık korunuyor, aklanıyor, cezasız kalıyor. Tekrar bu hafta Beyoğlu’nda
kalabalık bir sokakta iki tacizcinin saldırısına bir uğrayan bir bayan bu maddelerin kendisini korumayacağını bildiği için; cürüm duyurusunda bulunursa faillerin özgür kalıp adresini öğreneceği ve devletin hiçbir şey yapmayacağını bildiği için suç
duyurusunda bulunamadı. İşte bu yüzden bizim gayret etmekten, öfkemizi örgütlemekten, hesap sormaktan diğer bir dermanımız yok. Katiller, failler tüm maddeleriyle, erkek hâkim telaffuzları ve kurumlarıyla kendisini koruyan erkek
egemen sistemden, devletten güç alıyor. Bayanları çocukları ve LGBT+ bireyleri giderek büyüyen bir şiddet sarmalına hapsetmeye çalıştıkları çok açık. Ancak bizler biliyoruz ki bugüne kadar her failin yargılanmasını sağlayan yegane şey
sokaklardaki “katilleri tanıyoruz”, “İstanbul mukavelesini uygula”, “koruma aklama yargıla” haykırışlarımız oldu.
Biz gücümüzü birbirimizden alıyoruz. Öğrenciler olarak, ne bu yerleşkede ne de rastgele bir sokakta bayanlar huzursuz yürümeyi, ne vakit tacize uğrarım ne vakit katledilirim kaygısıyla yaşamayı bırakana kadar çaba edeceğiz. Bu yerleşkede de kendini tehdit altında hisseden; cezasız kalacağını düşündüğü için yaşadığı şiddeti, tacizi anlatamayan bayan arkadaşlarımız vardır, biliyoruz. Bizler yalnız da değiliz güçsüz de. Bu erkek hükümran sisteme ve cezasızlık siyasetlerine karşı başta bu yerleşke olmak üzere her yerde çabayı büyütmekle, birbirimizden güç almakla yükümlüyüz. Adalet uğraş eden bizlerin elleriyle gelecek. Tüm sıra arkadaşlarımızı çabayı büyütmeye çağırıyoruz.”
Konservatuar öğrencileri basın açıklamasının akabinde hareketi sona erdirdi.
(HABER MERKEZİ)