Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili adayı ve Seyahat Parkı Davası tutuklusu Avukat Can Atalay, Silivri Cezaevi’ndeki A47 koğuşundan Hataylılara mektup yazdı.
TİP Genel Lider Yardımcısı ve Hatay Milletvekili Barış Atay’ın seslendirdiği mektup, partinin toplumsal medya hesaplarından yayınlandı.
Atalay’ın “Misafirlerini, akrabalarını, yalnızca geldiklerinde değil; konutundan, köyünden, kentinden uğurlarken de ‘hoşgeldiniz’ diyen Hataylı (Antakyalı) amcalarım, teyzelerim, kardeşlerim, yoldaşlarım…” tabirleriyle başlayan mektubunun tamamı şöyle:
“Hoş bulduk!
Ben avukat Şerafettin Can ATALAY. Ülkemizin en kritik seçimlerinden biri olan 14 Mayıs seçiminde Türkiye İşçi Partisi (TİP)’in Hatay Milletvekili adayı.
Zamanın ve yerin kuşların seslerini kısamayacağına inanan bir kentin güler yüzlü, misafirperver beşerlerine, Silivri Kapalı Cezaevinin penceresine konan kuşun, “ASFUR”un aracılığı ile bu mektubu gönderiyorum.
Ülkemize ve Hatay halkına başsağlığı ve geçmiş olsun dileğimin Sen Piyer kilisesinden Habib-i Neccar’ın yıkıntılarından yankılanıp zehirli moloz tozları ortasındaki çadırlarda duyulacağından hiç kuşkum yok.
Mersin’den İstanbul’a, birçok ile gitmek zorunda bırakılan bütün Hataylılara ulaşacağından da.
Beni tanıyan ve tanımayanlara; bu güç devirde hepimizin hakkını söke söke savunacağıma inanarak beni aday gösteren kardeşlerime; dört duvardan taşan coşkumla seslenmek istiyorum:
‘SİLİVRİ’DE OLDUĞUMA BAKMAYIN…’
Silivri cezaevinde olduğuma bakmayın siz, ben hala bedelini üstlenmekten bir an imtina etmediğim Gezi’nin hem sanığı hem de avukatıyım!
Maden kazasından beri Somalı, fabrikadaki patlamadan beri Hendekli, tarikat yurdundaki yangında çocuklarımız öldüğünden beri Aladağlı, tren kazasından beri Çorluluyum.
Ve artık Hataylıyım, zira burada da sonuna kadar gitmemiz gereken büyük bir davamız, kaybettiğimiz canlara borcumuz var,
Üstlendiğim her davada sonuna kadar giden bir avukat olarak, sizlere verebileceğim en büyük teminatım, inadımdır.
Sevgili Hataylı kardeşlerim!
En son söyleyeceğimi en baştan söyleyerek devam edeyim:
Ne seçim ne milletvekilliği ne de partinin alacağı oy yaşadığınız felaketin, acıların, yıkımların önüne geçemez ve geçmeyecek.
Ben kendi adıma, TİP ismine ve bu çalışmaya emeğini, ruhunu, gücünü katan yüreği soldan atan bütün çalışma arkadaşlarım ismine kelam veriyorum.
Ülkemizi sarsan ve yöneticilerin beceriksizliği ile Hatay’da felakete dönüşen zelzelenin yaralarının sarılması her şeyden lakin her şeyden evvel gelecek. Milletvekilliği de TİP’in aldığı oy da fakat yakınlarını kaybedenlerin acısını hafifletecekse; meskenini, işini, geçmişi ile birlikte geleceğini de kaybeden yüzbinlerce Hataylının kaygısına derman olabilecekse mana kazanacak.
‘HESABINI SORACAĞIZ’
Sevgili Hataylı kardeşlerim!
Medeniyetler, farklı din ve mezhepleri barındıran ‘hoşgörü’ kenti olarak lanse edilse de Hatay’da halkın neredeyse bütün kısımlarının mağduriyetine yol açan haksız uygulamalar var.
Ülke iktisadından hissesini alamayan, teşviklerde ismi anılmayan bir kent olarak Hatay’ın bu tabloya topluca itiraz etmesinin ve hakkını talep etmesinin vakti geldi ve geçiyor. Sarsıntı sonrasında bile Hatay için birinci uygulamanın ‘teşvik, öncelikli il’ değil de ‘olağanüstü hal’ ve ‘kamulaştırma yetkisi alan kararname’ olması tesadüf değil.
Bu ayrımcı ve hakkaniyetsiz yaklaşımlara topyekün itiraz edilmesi gerektiğini savunuyorum.
Hoşgörüyü, kardeşliği, paylaşım ve dayanışmayı gerçek manada yaşama geçirebilmemiz için;
Sizlerden TİP’e oy vermenizi ve beni yalnızca vekiliniz olarak değil, Seyahat direnişinde katledilen Antakyalı gençlerin avukatı, demokrasi, barış ve adalet gayretinde yoldaşınız, kardeşiniz olarak görmenizi istiyorum.
Unutturmayacak, hesabını soracak ve bu kenti yine kuracağız.
Hepimize kolay gelsin. Beğenilen bulduk!” (HABER MERKEZİ)